Harabe Kelimesinin Kökü Nedir? Bir Anlam Arayışı
Bugün bir kelime takıntısına kapıldım: “Harabe.” Evet, bildiğiniz o eski, dökülmüş, bakımsız yerleri tanımlayan kelime. İlk başta, sıradan bir anlamı varmış gibi düşündüm ama sonra bir şey fark ettim: Harabe kelimesinin kökü nedir diye merak etmek, sadece dilin kökenini anlamaktan çok daha fazlası. Kendi kafamda büyütmeye başladım ve tabii ki de bir şekilde bu kelime üzerinden kendi hayatımda harabe olan şeyleri sorgulamaya karar verdim. Hadi gelin, bu maceraya birlikte çıkalım.
Harabe Kelimesi Neden Bu Kadar Cazip?
Harabe kelimesinin anlamına bakınca, aslında ilk aklıma gelen şey, eski bir binanın ya da terkedilmiş bir yerin kaderine terk edilmesi. Ama sonra düşününce… Bu kelimenin kökünde “bozulmuşluk” ve “yıkılma” gibi bir iz var. Bir anlamda, harabe olma durumu, çok aşina olduğum bir şey gibi geldi. Mesela, İzmir’deki yaz gecelerinde arkadaşlarım ve ben uzun süre oturup sohbet ederken, birdenbire muhabbetin sonunda ben harabe moduna geçiyorum. Hani bir noktada, kafamda dönen düşünceler o kadar hızlıca yıkılmaya başlıyor ki, “ya, belki de harabe olmak daha kolaydır” diye düşünmeden edemiyorum.
Bir de şu var: Harabe olma durumu öyle bir yerden geliyor ki, sanki insanın içine işliyor. Yani “harabe” bir yer değil, bir durum aslında. İşte bu yüzden, bir kelimenin kökenine dair küçük bir araştırma yapmak, bana çok derinlikli bir anlam katıyor.
“Harabe” Kelimesinin Kökü Nedir? Biraz Ciddiyet
Evet, evet… Şimdi kafalar karışmasın, “Harabe” kelimesinin kökünü anlamaya başlayalım. Kökü Türkçeye Arapçadan geçmiş. Arapçadaki “حَرَابَة” (harābah) kelimesi, “yıkık, harabe” anlamına gelir. Yani aslında, “harabe” kelimesi yıkılmış, terkedilmiş bir yerin tarifini yapıyor. Ama bu yıkılma durumu, sadece fiziksel bir şey değil, biraz da soyut bir olgu. Bazen insanın içindeki harabe halini de anlatıyor, ne dersiniz?
Bunu düşündükçe, birden aklıma geldi: İçimdeki harabe halini her gün biraz daha mı artırıyorum? Mesela, sabah uyandığında “bugün de verimli olacağım” diye düşündüğümde, neredeyse içimden bir ses “bunu kimseye inandıramazsın” diye fısıldıyor. O fısıldadıkça içimdeki harabe büyüyor. Gerçekten… Dilin bu kadar güçlü olması normal mi?
Harabe Durumu: Gündelik Hayat ve Yıkılma Anları
Düşünsenize, sabah işe giderken ellerimle her adımda harabe yaratıyorum. Birkaç örnek verelim, çünkü hayatta bazen en komik şeyler, her an içinde kaybolduğumuz küçük yıkım anlarında gizlidir. Mesela…
Kahve Krizi: Kahvemi dökmemek için o kadar çok mücadele ettim ki, sonuçta sadece çantama kahve döktüm. Bu, bir anlamda küçük bir içsel harabe değil mi? (Tabii ki hemen içinde “bu da olmalıydı” dediğimi biliyorsunuz.)
Toplantı Yıkımı: Bir toplantıya katıldığımda, o kadar heyecanla başlıyorum ki, sonra bir anda ağzımdan “Hayır, bu benim harabe halim!” diye bir şey çıkıyor. İnsan bir kelimeyi yanlış söylese, anında bir harabe etkisi yaratabilir.
Arkadaşlarla Sohbet: Ya da o an bir arkadaşınıza “Evet, bence de buralar harabe oldu, ama o yüzden de harabe olmalı” dediğinizde, karşıdaki kişi ya şaşkın bir şekilde bakıyor ya da gülüyor. Benim içimse o kadar karışmış ki, kararı veriyorum: Bu durumda kesinlikle harabe olmalı!
Kendi İçimdeki Harabe
Bir süre sonra fark ediyorum ki, “harabe” kelimesi bana sadece dış dünyadaki yıkımları anlatmıyor. İçimde de bir yıkılma süreci başlıyor. Mesela, günün sonunda eve gelip bir şeyleri toparlamaya başladığımda bile içimde bir harabe hissi oluyor. Aniden aklıma gelen sorular, “Ya bu gerçekten iyi bir gün müydü?” ya da “Bu iş nasıl sonuçlanacak?” gibi düşünceler, her şeyin yıkılmaya başladığını hissettiriyor. İşte o anda, kelimenin kökü tekrar devreye giriyor. Harabe olmak, bir yıkım değil de aslında bazen bir yenilik fırsatı olabilir mi?
Harabe Olma Durumu ve Yeni Bir Başlangıç
Sonuçta, harabe kelimesi sadece eski, terkedilmiş yerleri anlatmakla kalmaz. Bazen içsel harabelerimiz de bizi yeniden inşa edebileceğimiz yerler olabilir. Çünkü her harabe, bir zamanlar bir yaşam barındırıyordu. Belki de harabe olmak, bir yıkılış değil, aslında yeniden var olmanın başlangıcıdır. Bu noktada, harabe kelimesinin kökü bizi farklı bir bakış açısına götürüyor: “Yıkılmak, yeniden yapılabilmenin başlangıcıdır.”
Ve bence bu yazıyı yazarken, içimdeki harabeye son bir kez göz attım ve dedim ki: “Ne de olsa, her şeyin bir kökü var!”